Eski Mısır’ın Öbür Dünyaya İlişkin İnançları
Birçok eski kültürde olduğu gibi, Eski Mısırlılar da öbür dünyaya dair derin ve zengin bir inanç sistemine sahipti. Ölümü, ebedi topraklara doğru uzun ve zorlu bir yolculuğun yalnızca başlangıcı olarak görüyordular. Cennete giden yol, birçok engel ve doğaüstü varlıkla doluydu; bu nedenle Ölüler Kitabı, ölen kişinin bu doğaüstü topraklarda gezinmesine yardımcı olan bir rehber işlevi görüyordu.
Mısır Ölüler Kitabı’nın Kökenleri
Adına rağmen, Mısır Ölüler Kitabı aslında tek bir kitap değil, aksine yaklaşık 1.000 yıl boyunca yazılmış olan, resmi bir düzeni veya yapısı bulunmayan büyüler koleksiyonudur. Her bir büyü, ölü bir kişinin yeraltı dünyasında karşılaşabileceği belirli zorlukların üstesinden gelmesine yardımcı olmak amacıyla tasarlanmış ve bu büyülerin çeşitli kombinasyonları, mezarlarla birlikte gömülen papirüslerde yer almıştır. Bu büyülerin en eski örnekleri, M.Ö. 2400 civarında Mısır kraliyet ailesinin mezar odalarındaki nesnelerin üzerine yazılmış ve “Piramit Metinleri” olarak adlandırılmıştır. Tabut Metinleri olarak bilinen daha sonraki sürümler ise, M.Ö. 16. yüzyılda kraliyet mensubu olmayan seçkinlerin tabutlarına yazılmıştır.
Artık bu metinlerin bir kopyasını edinme imkanı, maddi durumu iyi olan herkes için mümkün hale gelmişti. Katipler tarafından satılan bu “Kitap”, yaşayanların dünyasından ayrılmaya hazırlananlar için vazgeçilmez bir parça olarak görülmeye başlanmıştı. Genellikle ölenler, sadece belirli bölümleri satın alıyorlardı ve hiçbir mezarda büyülerin tamamına rastlanmamıştır.
Mısır Ölüler Kitabı’nda Neler Var?
Mısır Ölüler Kitabı’ndaki çeşitli büyüler, insanların yok olmaktan kurtulmalarına ve ölümden sonraki ebedi hayata ulaşmalarına yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Eski Mısır inançlarına göre, ölülerin tanrı Osiris ile buluşmak üzere yeraltı dünyasında seyahat etmeleri gerekmekteydi ve bu süreçte yaşadıkları doğruluğa göre yargılanacaklardı. Ancak bu yolculuk, dehşet verici canavarlar ve yol boyunca yatıştırılması gereken diğer doğaüstü varlıklarla doluydu. Ölüler Kitabı’ndaki birçok büyü, ölüyü bu düşmanların üstesinden gelmesi için gerekli sözlerle donatmaya yönelikti. Diğer büyüler ise yolculukları sırasında tanrıların ölülere yönelttiği pek çok sorunun yanıtlarını içermekteydi.
Osiris’e ulaşmayı başaranların, daha sonra ölülerin ruhlarını yargılayan 42 tanrının her birinin adını anmaları gerekmekteydi. Bu sürecin ardından, yaşamları boyunca cinayetten hırsızlığa kadar 42 farklı günahtan uzak durduklarını teyit eden bir ifadeyi okumaları zorunluydu. Neyse ki tüm bu bilgiler Ölüler Kitabı’nda yer aldığından, ölmeden önce bir papirüs satın alanların endişelenmesine gerek kalmıyordu.
Tüm bu görevler başarıyla tamamlandıktan sonra, ölünün kalbi bir terazide tüyle tartılmaktaydı. Terazinin dengede kalması durumunda, kişinin günahsız olduğuna karar verilir ve öbür dünyaya girişine izin verilirdi. Ancak, ağır günahları bulunanlar, dengenin bozulmasına neden olarak derhal yok edilir ve sonsuzluğun geri kalanında unutulmaya mahkum edilirdi.