Aldatma ve Sadakatsizlik Üzerine Düşünceler
Eşini bir kez aldatan birinin bu huyundan vazgeçmeyeceği ve tekrar aldatacağı sıkça dile getirilen bir inançtır. Ancak, bu düşüncenin ne kadar doğru olduğu konusunda kesin bir yargıya varmak zordur. Birçok insan, ilişkilerde geçmişte yaşanan bir sadakatsizliğin, gelecekteki sadakatsizlikler için belirleyici bir işaret olduğuna inanıyor. Fakat bu durumun her zaman geçerli olduğu söylenemez. Aynı şekilde, bir kez aldatmış olanların tekrar aldatmayacaklarına dair bir garanti de yoktur.
2017 yılında gerçekleştirilen bir araştırma, aldatma eylemini tekrarlama olasılığını inceleyerek bu konuya ışık tutmuştur. Araştırmacılar 484 çifti inceledi ve katılımcıların %44’ünün ilişki süresince bir noktada sadakatsizlikte bulunduğunu bildirdi. Analiz, geçmişte aldatmış olanların, hiç aldatmayanlara göre tekrar aldatma ihtimalinin üç kat daha fazla olduğunu ortaya koymuştur. Çalışmanın yazarı Kayla Knopp, yaptığı açıklamada, “İlişkiler için geçmiş önemlidir” diyerek ekledi: “Romantik hikayelerimizde attığımız her adım, bir sonraki adımı etkiler.” Bu durum, bazı sadakatsizliklerin nedenleri için geçerli olabilir, ancak kesin bir kural olarak değerlendirilemez.
Psikolog Kristin Davin ve nörolog Heidi Moawad, Choosing Therapy için yazdıkları makalede “Bir kez aldatmış olan herkes bir daha aldatmayacaktır” ifadesini kullanıyorlar. Devamında, “Fakat seri aldatıcılar, sürekli olarak cinsel eş arayan ve kronik bir sadakatsizlik modeli sergileyen bireylerdir.” şeklinde belirtmektedirler.
Terapist Ainhoa Plata, El País’e verdiği röportajda, psikolojide böyle bir resmi terim olmamasına rağmen bazı kişilik özelliklerinin insanları sadakatsiz olmaya daha yatkın hale getirebileceğini ifade etti. Bu özellikler arasında narsisistik kişilik bozuklukları da yer almaktadır. Plata, “Narsist bireyler, sevilmek ve beğenilmek için başkalarını kullanma eğilimindedir. Zorlukları severler ve sürekli olarak diğerlerinden üstün olduklarını kanıtlamaya çalışırlar. Bu nedenle, uzun süreli bir ilişkiden ziyade, aşık olma tutkusunu yaşamayı tercih ederler; bu da onlara daha fazla beğenildiğini ve değer verildiğini hissettirir.” dedi. Ayrıca, “Narsist birey, istikrarlı ve kalıcı bir ilişkide memnuniyet bulamaz çünkü zamanla partneri bağımsızlık kazanır ve onu idealize etmeyi bırakır. Sonuç olarak, sadakatsizlikler narsistin ihtiyaçlarını karşılar.” şeklinde ekledi.
Inés Bárcenas ise El País’e verdiği demeçte, kaçınmacı bağlanma türlerine veya düşük özsaygıya sahip kişilerin de seri aldatmaya yatkın olabileceğini belirtti. Bu tür bireylerin, belki de bağlılığa karşı isyan edebileceğini veya başkalarından onay arayabileceklerini ifade etti. Bárcenas, “Bununla birlikte, sadakatsiz olan herkesin kişilik bozuklukları veya zihinsel sorunları yoktur. Bazen sadakatsizlikler yalnızca belirli bir partnerle ilgili olabilir.” dedi.
Elbette, birinin tekrar tekrar aldatmasının birçok başka nedeni de olabilir. Ancak iyi haber şu ki, bu alışkanlıklar düzeltilebilir ve “seri aldatıcılar” bu davranışlarından vazgeçebilir. Bárcenas, sözlerini “Hızlı bir tedavi yok. Kimlik ve benlik saygısı üzerinde çalışmalısınız. Bu, kişinin kendisiyle başkaları arasındaki bağı keşfetmeyi ve yeniden yapılandırmayı içeren uzun bir süreçtir. Fakat evet, daha iyi olmak ve başkaları için daha iyi bir insan olmak mümkündür.” diyerek tamamladı.
Özetlemek gerekirse, bir kişinin eşini aldatması, bu davranışı tekrar edeceği anlamına gelmez. Bir kez aldatmanın yanı sıra, defalarca aldatmaya kadar birçok farklı durumun pek çok farklı faktöre bağlı olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır.