BF.7 Varyantı ve COVID-19 Salgınındaki Etkileri

BF.7 Varyantı ve COVID-19 Salgınındaki Rolü

COVID-19’un omikron varyantı, 2021’in sonlarında ortaya çıktıktan sonra hızla birçok alt varyanta dönüştü. Bu alt varyantalardan biri olan BF.7, özellikle Pekin’de yayılmaya devam eden ana varyant olarak öne çıkmaktadır. Bu durum, Çin’de daha geniş bir COVID enfeksiyonu artışına katkıda bulunuyor. BF.7’nin özellikleri hakkında gelen raporlar, endişe verici bir tablo çizerken, dünyanın diğer bölgelerinde aynı derecede tehlike oluşturduğu söylenemez.

BF.7, BA.5.2.1.7’nin kısaltmasıdır ve BA.5 omikron varyantının bir alt-soyudur. Çin’den gelen veriler, BF.7’nin ülkedeki omikron alt varyantları arasında en yüksek enfeksiyon kapasitesine sahip olduğunu göstermektedir. Bu varyant, diğer varyantlara göre daha hızlı yayıldığı, daha kısa kuluçka süresine sahip olduğu ve daha önce COVID-19 geçiren veya aşılanan bireyleri enfekte etme konusunda daha yüksek bir kapasiteye sahip olduğu belirtiliyor.

BF.7’nin, 10 ila 18.6 arasında değişen bir R0 (temel yeniden üreme sayısı) değerine sahip olduğu düşünülmektedir. Bu, bir enfekte bireyin virüsü ortalama olarak 10 ila 18,6 kişiye bulaştırabileceği anlamına gelir. Yapılan araştırmalar, omikronun genel ortalama R0 değerinin 5.08 olduğunu ortaya koymaktadır. BF.7’nin yüksek bulaşma oranı, birçok asemptomatik taşıyıcının varlığı nedeniyle gizli bir yayılma riski taşımakta ve bu durum, Çin’deki salgının kontrolünde önemli zorluklara yol açmaktadır.

BF.7 ile gerçekleşen enfeksiyonun semptomları, başta üst solunum yolu semptomları olmak üzere diğer omikron alt varyantlarıyla benzerlik göstermektedir. Hastalarda ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve halsizlik gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca, az sayıda bireyde kusma ve ishal gibi mide-bağırsak semptomları da yaşanabilir. BF.7, bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde daha ciddi hastalıklara yol açma potansiyeline sahiptir.

Omikron’un gelişimiyle birlikte, aşılamadan veya önceki enfeksiyondan elde edilen bağışıklıktan daha iyi kaçabilen yeni alt varyantların ortaya çıkması dikkat çekmektedir ve BF.7 de bu konuda bir istisna değildir. BF.7, SARS-CoV-2’nin spike proteininde, virüsün hücrelerimize bağlanmasını ve enfekte etmesini sağlayan spesifik bir mutasyon olan R346T’yi taşımaktadır. BF.7’nin “ebeveyn” varyantı BA.5’te de görülen bu mutasyon, virüsün aşılar veya önceki enfeksiyonlar tarafından üretilen nötralize edici antikorlardan kaçma yeteneğini artırmaktadır.

Son zamanlarda yapılan bir çalışma, üçlü aşılanmış sağlık çalışanları ve omikron BA.1 ile BA.5 dalgaları sırasında enfekte olan hastaların serumlarındaki BF.7’nin nötralizasyonunu incelemiştir. Bu çalışma, BF.7’nin kısmen R346T mutasyonu tarafından yönlendirilen nötralizasyona dirençli olduğunu göstermiştir.

BF.7, Hindistan, ABD, Birleşik Krallık gibi birçok ülkenin yanı sıra Belçika, Almanya, Fransa ve Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde de tespit edilmiştir. BF.7’nin bağışıklıktan kaçınma yetenekleri ve Çin’deki yayılma hızıyla ilgili endişe verici işaretlere rağmen, varyantın diğer bölgelerdeki varlığı pek de belirgin görünmemektedir. Örneğin, ABD’de 10 Aralık’a kadar enfeksiyonların %5,7’sinden sorumlu olduğu tahmin edilmekte, bu oran bir önceki hafta %6,6 olarak kaydedilmiştir.

Birleşik Krallık Sağlık Güvenliği Ajansı, Ekim ayında BF.7’yi büyüme ve nötralizasyon verileri açısından en önemli varyantlardan biri olarak tanımlamış, o dönemde vakaların %7’sinden fazlasını oluşturduğunu belirtmiştir. Ancak en son brifingde BF.7’nin, Birleşik Krallık’ta azalan insidans ve düşük büyüme oranları nedeniyle etkisinin azaldığı ifade edilmiştir.

Çin’deki Durum Neden Farklı? Çin’deki durumun neden farklı olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur. BF.7’nin yüksek R0 değeri, kısmen Çin popülasyonundaki önceki enfeksiyon sayısının ve muhtemelen aşılamanın düşüklüğü ile ilişkilendirilebilir. Ancak, bu verilerin henüz hakemli bir incelemeden geçmediğini ve dolayısıyla dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini unutmamak önemlidir.