Dijital Müzik Devrimi ve Korsanlık
2000’lerin başında, dijital müzik devrimi hızla şekillenirken, elindeki kaset, CD ve albümlerden şarkıları MP3 formatına çevirip Napster’a yükleyen milyonlarca müziksever, dünya genelinde büyük bir korsanlık dalgası başlattı. Bu dönemde, müziğin ve şarkıların artık “telifli” eserler değil, halkın ortak kültürel zenginlikleri olduğuna inanan romantik korsan söylemi, ne yazık ki, sadece 10 yıl içinde müzik ve medya şirketlerinin demir yumruğu altında ezildi. Milyarlarca dolarlık telif cezaları nedeniyle Napster gibi korsan hizmetler kapandı ve yerlerini Spotify, iTunes, Apple Music ve YouTube Music gibi, ücretli abonelik sistemine dayanan servisler aldı.
Günümüzde müzik endüstrisi, milyarlarca dolarlık gelirinin büyük bir kısmını bu tür servislerden elde ediyor. Ancak, korsanlık yeniden geri dönüyor gibi görünüyor. Dünya genelinde enflasyonun yükselmesi ve insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanması, “zengin” batı ülkelerinde bile sosyal medya platformlarında pahalılıktan ve geçim sıkıntısından şikayet eden bireylerin artış göstermesiyle, müzik sektöründe beklenen gelişmeler yaşanıyor. İnsanlar, abonelik ücretlerini ödemeyi bırakarak beğendikleri şarkıları yasa dışı korsan servislerden indirmeye yönelmeye başladı.
Geçtiğimiz yıl, yasa dışı müzik indirmesi yapılan siteler 17 milyardan fazla kez ziyaret edildi. Bu durum, bir yıl içinde %13’lük bir artış anlamına geliyor. Eğer bu trend devam ederse, önümüzdeki 4-5 yıl içinde her yıl yüz milyar ziyaret sayısına ulaşmak hiç de zor olmayacak. Bu da, yüz milyonlarca insanın korsan müzik indirdiği anlamına geliyor. Bu rakamlar, dünyanın Napster çağına geri dönüşünü işaret ediyor olabilir. Korsan yayıncılığı inceleyen Muso adlı araştırma şirketi, Spotify ve Apple Music gibi yayın hizmetlerinin yüksek fiyatlarının, insanların tekrar yasadışı indirme yönelmesine neden olduğunu belirtiyor.
Kısa aralıklarla zamlanan aylık ücretler yerine, daha fazla tüketici doğrudan YouTube videolarından ses kopyalayan ve bunları indirilebilir MP3 veya .wav dosyalarına dönüştüren web sitelerini tercih ediyor. Muso’nun takip ettiği müzik korsanlığının yaklaşık %40’ı bu YouTube-to-MP3 sitelerinden kaynaklanıyor. Orijinal YouTube-to-MP3 sitesi bir plak şirketinin açtığı dava nedeniyle kapansa da, taklitleri bu alanda faaliyet göstermeye devam ediyor. Basit bir Google araması, bu sitelere dair düzinelerce mavi bağlantı sunuyor ve bunlar, internetteki en büyük ses korsanlığı biçimini oluşturuyor. YouTube’un sahibi olan Google’ın kullanıcıları doğrudan bu korsan sitelere yönlendirmesi ve bu sitelerin YouTube’a milyarlarca ziyaret gerçekleştirmesi, sorunu daha da büyütüyor.
Öyle görünüyor ki, Napster’dan 20 yıl sonra bir kez daha “milyar dolarlık” müzik telif davası kavgalarının haberlerini yapmaya başlayacağız. Ancak bu sefer, telif davalarında yalnızca korsan şirketler ve siteler değil, bu sitelerden müzik indiren kullanıcılar da hedef alınabilir. Çünkü 20 yıl öncesine göre internet artık çok daha sıkı bir kontrol altındadır ve hangi evden kimin hangi web sitesine girdiğini, hangi dosyayı indirdiğini tespit etmek artık oldukça kolay. Napster davalarında, halkın Napster’a olan ilgisini kesmek amacıyla birkaç masum kullanıcının evine yüzbinlerce dolarlık cezalar gönderildiğini hatırlayanlar varsa, aynı formülün tekrar ve bu kez daha güçlü bir şekilde kullanılacağını tahmin etmek zor değil.