Gökkuşağının Oluşumu ve Renkleri
Pek çok insan, kısa bir yağmurun ardından Güneş yeniden parlamaya başladığında gökyüzünde bir gökkuşağının belirdiğine tanık olmuştur. Ancak bir gökkuşağının oluşabilmesi için belirli koşulların bir araya gelmesi gerekmektedir. Havada yağmur veya sis gibi su damlacıklarının bulunması ve Güneş’in arkamızda, yere oldukça yakın bir konumda olması şarttır. Gökkuşağı, ışığın su damlacıklarından geçmesiyle meydana gelir.
Güneş’ten gelen ışık, gözümüze beyaz olarak görünse de, aslında bu beyaz ışık, farklı renklerin bir karışımını oluşturur. Işık, bir yağmur damlasının içinden geçtiğinde bu renkler birbirinden ayrılabilir. Işık, denizde hareket eden dalgalar gibi dalgalar halinde yayılır. Gökkuşağındaki renklerin her biri farklı bir “dalga boyuna” sahiptir. Bu, dalgaların tepe noktaları arasındaki mesafenin her renk için farklı uzunluklara sahip olduğu anlamına gelir. En kısa dalga boyuna sahip mor renkten, en uzun dalga boyuna sahip kırmızı renge kadar olan renkler “görünür spektrum” olarak adlandırılır.
Yağmur damlaları, genellikle resmedildikleri gözyaşı şekillerinden çok daha fazla küçük toplara benzer. Işık, bu küçük su toplarından birine çarptığında, “kırılma” adı verilen bir süreçle yön değiştirebilir. Farklı dalga boylarına sahip ışık, farklı miktarlarda kırılır. Eğer ışık, yağmur damlasına doğru belirli bir açıyla çarparsa, bu kırılma dalga boylarını farklı renklerine ayırır. Çok sayıda yağmur damlasında büyük miktarlarda ışığın kırılması sonucunda, bu renkleri gökyüzünde bir gökkuşağı olarak görebiliriz.
Renklerin görülme sırası, dalga boylarının uzunluğuna göre belirlenir. Gökkuşağında kaç renk vardır? Geleneksel olarak gökkuşağının yedi renkten oluştuğu öğretilir: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi (indigo) ve mor. Ancak bu bilgi tam olarak doğru değildir. Farklı renkler birbiriyle karışabilir ve bir rengin nerede bittiği ile diğerinin nerede başladığını söylemek oldukça zordur. Bu karışımlar arasında başka renkler de ortaya çıkar; örneğin, mavi ve yeşil arasındaki turkuaz bu renklere bir örnektir. Mavi ve yeşil, renk spektrumunda yan yana oldukları için turkuazı, bu iki rengin karıştığı noktada görebiliriz.
Ancak bazı renkler, spektrumda yan yana olmayan renk karışımlarıdır. Örneğin, kahverengi kırmızı ve yeşilin karışımından oluşur. Gökkuşağındaki kırmızı ve yeşil şeritler yan yana değildir, bu yüzden onların karışarak kahverengiye dönüşümünü göremeyiz. Bu durum, karışım olan diğer birçok renk için de geçerlidir. Eğer gökkuşağındaki renk şeritleri üst üste gelmiyorsa, bu renkler karışamazlar.
Ayrıca gökkuşağında asla göremeyeceğimiz iki renk vardır: Siyah ve beyaz. Siyah, aslında rengin yokluğu anlamına gelen bir “renk”tir. Beyaz ise tüm renklerin birleşimi olarak kabul edilir. Işık, yağmur damlaları tarafından kırıldığında, beyaz ışığı görünür spektruma ayırır ve bu nedenle beyaz artık görünmez hale gelir. Gri, siyah ve beyazın bir karışımını oluşturur ve bu yüzden gökkuşağında asla siyah ve beyazı göremediğimiz gibi, bu iki rengin karışımından oluşan renkleri de göremeyiz.