Dış gezegenleri doğrudan gözlemlemek, astrofizik alanında karşılaşılan en büyük zorluklardan biridir. Örneğin, bizden 100 ışık yılı uzaktaki bir uzaylı uygarlığı, Dünya’yı yalnızca tek bir piksel olarak görebilmek için, ana aynası 90 kilometre çapında olan bir teleskopa ihtiyaç duyardı. Ancak bu tür dev teleskopların yapımı neredeyse imkansız olduğundan, alternatif yöntemler arayışları sürmektedir.
Bu bağlamda, Güneş’i dev bir merceğe dönüştürmek fikri oldukça dikkat çekicidir. Kütlesi olan her nesne, mekan-zamanı bükerek ışığın etrafında dönmesine sebep olur. Bu olay, yerçekimi merceği olarak bilinir ve uzak nesnelerin arkasındaki görüntüleri görmemize olanak tanır. Güneş, çevremizdeki en büyük kütle olduğundan, uzaktaki nesnelerin büyütülmüş görüntülerine ulaşmak için doğal bir teleskop merceği görevi görebilir.
Güneş Yerçekimi Merceği Projesi de bu amaçla yola çıkmıştır. Böyle bir görev, uzak bir ötegezegenin yüzeyini yeterli ayrıntıyla gözlemleyerek, kıtaları, adaları ve hatta şehirleri bile görme imkanı sunabilir. Ancak, bu hedefe ulaşmak için aşılması gereken birçok zorluk bulunmaktadır.
- Güneş merceğinin ve teleskopun geri kalanının, Dünya ile Güneş arasındaki mesafenin 650 katı veya 650 astronomik birim (AU) olması gerekmektedir.
- Dünya’dan en uzak insan yapımı nesne olan Voyager 1 uzay aracı, 45 yıldır yolculuğuna devam ediyor ve şu anda Güneş’ten 157 AU uzaklıkta.
- Güneş Yerçekimi Merceği’nin, Voyager 1’den dört kat daha uzağa ve çok daha kısa bir süre içinde gönderilmesi gerekecek.
ArXiv ön baskı sunucusunda yayımlanan yeni bir makale, bu görevin gerçekleştirilmesi için gereken teknolojilerin çoğunun halihazırda mevcut olduğunu ya da araştırmacıların üzerinde çalıştığını ortaya koyuyor. NASA Jet Propulsion Laboratory’den Dr. Slava Turyshev’in belirttiğine göre, gereken unsurlar arasında güneş yelkeni ilerleme yöntemi, uzay aracında yer alacak güç kaynağı ve iletişim sistemleri bulunmaktadır. Bu bileşenlerin hepsi günümüzde mevcuttur ve geliştirilmekte olan projeler arasındadır.
Ekip, küçük bir teleskopa sahip bir uzay aracının bu mesafeyi 25 yılda aşmasını hedefliyor. Bu, Güneş Sistemi’nin kenarlarına doğru gönderdiğimiz diğer uzay araçlarına kıyasla çok daha yüksek bir hız gerektiriyor. Ekip, bu hıza ulaşmak için bir güneş yelkeni kullanmayı, uzay aracını Güneş’e yeterince yaklaştırmayı ve ardından uzaklara doğru yüksek hızda ilerlemeyi planlıyor.
Bu sistem, hedefin önceden belirlenmesini zorunlu kılmaktadır çünkü teleskop, ulaşacağı noktaya vardıktan sonra başka bir cismi gözlemleme yeteneğine sahip olmayacaktır. Ayrıca, güneş yelkenlerinin oldukça yüksek bir yüzey alanı/kütle oranına sahip olması gerektiğinden, uzay aracının boyutu oldukça küçük olmalıdır. Ekip, bu iş için en uygun çözümün, uzayda bir teleskobu birleştirebilecek bir nano-uydu olacağına inanıyor.
Dr. Turyshev’in açıklamalarına göre, bu sistemin başarılı olabilmesi için sistemlerin ve araçların güneş yelkenine uygun olacak şekilde küçültülmesi ve maliyetinin düşürülmesi gerekmektedir. İnsanlığın diğer gezegenleri ve Dünya dışı yaşamı inceleme metodolojisini değiştirebilecek bu proje, şu anda kaynak toplama, topluluk desteği ve ekip geliştirme gibi aşamalarda ilerlemektedir. Eğer proje onay alırsa, hayata geçirilmesi için beklenenden daha kısa bir süre gerekecektir. Dr. Turyshev, 2034 yılı gibi erken bir tarihte ilk uçuşun gerçekleştirilebileceğini ifade etmektedir.