Hans Adası: Dostane Savaşın Sonu ve Yeni Sınır Anlaşması

Hans Adası: Dostane Bir Savaşın Sonu

Hiç savaşılmamış en dostane (ya da en pasif-agresif) savaş sona erdi. Kuzey Kutup Dairesi’nde yer alan ve yalnızca 1,3 kilometrekarelik bir alana sahip olan Hans Adası üzerindeki 50 yıllık egemenlik iddialarının ardından, Danimarka ve Kanada adayı paylaşma kararı aldı. Bu durum, ilk Kanada-Avrupa kara sınırının oluşmasına neden oldu.

1972 yılında Kanadalı ve Danimarkalı bilim insanları, bu küçük adanın coğrafi koordinatlarını belirlemek ve keyfi deniz sınırları üzerinde tartışmalara son vermekle görevlendirildi. Ancak, ertesi yıl her iki ülke de Hans Adası’nın kendi tarafında olduğunu iddia etmeye başladı. Bu anlaşmazlık, 1980’lerde Kanadalı bir petrol şirketinin adada ve çevresinde keşif yapmaya başlamasıyla birlikte önem kazandı. İki ülke arasında, Hans Adası’nın bulunduğu Nares Boğazı’nın deniz bölgeleri hakkında bir anlaşma yapılırken bu mesele gündeme geldi.

1983 yılında imzalanan anlaşma, adanın geleceği üzerinde herhangi bir anlaşmazlık kalmadığını düşündürüyordu. Ancak, Dome Petroleum’un keşif haberi 1984 yılında Danimarka’ya ulaştığında, durum değişti. O dönemin Grönland Bakanı Tom Høyem, bir helikopterle Hans Adası’na uçarak buraya bir bayrak dikti ve ardından bir şişe likör bırakarak şu mesajı iletti: “Velkommen til den danske – Danimarka Adasına Hoş Geldiniz.” Kanadalı yetkililer, bu duruma yanıt vererek aynı şekilde bir bayrak diktiler ve bir şişe Kanada viskisi bıraktılar. Bu dostane değişim, yıllar boyunca devam etti.

2004 yılında, bu eğlenceli “savaş” tekrar basının ilgisini çekti ve o zamandan beri iki ülke bir çözüm bulmak için müzakerelere başladı. Yıllar süren tartışmaların ardından, en mantıklı çözüm olarak issız adayı ikiye bölme kararı alındı. Bu çözüm, tarihin en küçük kara sınırlarından birinin yanı sıra Kanada ile Avrupa arasındaki ilk kara sınırını oluşturdu. Bu anlaşmayla birlikte, her iki ülke de komşu ülke sayısını iki katına çıkarmış oldu. Anlaşmanın öncesinde, Danimarka ve Kanada’nın her birinin yalnızca ABD ve Almanya ile kara komşuluğu bulunuyordu.