Tarımın İngiltere’ye Gelişi: Genetik Dönüşüm ve Kültürel Etkiler

Tarımın İngiltere’ye Gelişi ve Genetik Dönüşüm

Yaklaşık 6.000 yıl önce, günümüz Türkiye’sinin Ege kıyılarından gelen bir çiftçi dalgası, anakara Avrupa’yı dolaşarak İngiltere’ye ulaştı ve burada tarımın gelişimini hızlandırdı. Birkaç yüzyıl içinde, yerli “İngiliz” avcı-toplayıcı nüfusunun büyük bir kısmı, bu yeni gelen çiftçiler tarafından yerinden edildi. Nature: Ecology and Evolution dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, MÖ 8500 ile MÖ 2500 yılları arasında İngiltere’de yaşamış birçok bireyin antik DNA’sını analiz etti. Bu çalışmada, Britanya’da bulunan en eski insan iskeletlerinden biri olan Cheddar Man da yer aldı.

Genetik kanıtlar, İngiltere’deki yerli avcı-toplayıcı nüfusun büyük ölçüde, kökenleri Ege kıyılarında olan ve günümüz İspanya ve Portekiz nüfusuyla daha yakın genetik benzerlikler taşıyan çiftçiler tarafından yerini aldığını ortaya koyuyor. Bu göçmen çiftçiler yalnızca genetik bir iz bırakmakla kalmadı; aynı zamanda yeni cenaze gelenekleri, çömlekçilik ve anıt inşa etme gibi önemli kültürel uygulamaları da beraberlerinde getirdiler. Tarım, İngiltere’de ilk kez yaklaşık 6.000 yıl önce uygulanmaya başlandı.

Bundan önce, insanlar avlanarak, balık tutarak ve toplayarak geçimlerini sağlıyordu. Çalışmanın yazarı, University College London’da Genetik, Evrim ve Çevre Profesörü Mark Thomas, “Tarıma geçiş, insan evrimi açısından en önemli teknolojik yeniliklerden biridir. Arkeologlar, 100 yılı aşkın bir süredir, İngiltere’ye tarımın göçmen çiftçiler tarafından mı getirildiğini yoksa yerel avcı-toplayıcılar tarafından mı benimsendiğini tartışıyorlardı.” diyerek ekliyor: “Çalışmamız, göçmen çiftçilerin İngiltere’ye tarımı getirdiği ve büyük ölçüde yerli avcı-toplayıcı popülasyonların yerini aldığı görüşünü güçlü bir şekilde destekliyor.

Diğer Avrupalı avcı-toplayıcılara benzer şekilde, Mezolitik Britanyalıların da koyu tenleri ve mavi gözleri olduğu tahmin edilmektedir. Bu genetik özellikler, Egeli çiftçilerin gelişinden hemen sonra kayboldu; bu durum, yerli nüfusun sayıca az olduğunu ve yeni gelenlerin topluma hızla entegre olduğunu gösteriyor. Kıtadaki çiftçi popülasyonlarının da kendi karmaşık genetik geçmişleri vardı. Türkiye’den başlayarak yaptıkları yolculukta, günümüz Almanya’sında hem Akdeniz hem de Ren-Tuna boyunca genişleyerek fikir ve gen alışverişinde bulundular.

Bu çalışma, Avrupa ve ötesindeki göç ve genetik mirasın tarihinin, önceden düşünülenden çok daha iç içe geçmiş ve karmaşık olduğunu göstermektedir.