Yaz Saati Uygulamasının Tarihçesi
ABD Senatosu, 2023 yılında yaz saati uygulamasının sona ermesi konusunda oybirliğiyle bir karar aldı. Ülkemizde ise 2018 yılından beri bu uygulama kaldırılmış durumda. Yaz saati uygulamasının kökenleri üzerine düşündüğümüzde, aslında bu uygulamanın nasıl ortaya çıktığı hakkında birkaç farklı hikaye mevcut.
Yaz saati uygulaması nasıl ortaya çıktı?
En popüler anlatılardan biri, Benjamin Franklin‘in bu uygulamayı ilk kez bir şaka olarak gündeme getirdiğini öne sürüyor. Franklin, Fransa’da yaşadığı dönemde, Journal de Paris’te hiciv dolu bir makale kaleme aldı. Bu makalede, gün ışığından ve doğal ışıktan en iyi şekilde yararlanmanın yollarını ararken, Paris’in gelecekteki başkanının halkı sabah erken saatlerde uyandırması gerektiğini belirtiyordu. Franklin, insanların mum harcamalarını azaltmak amacıyla önerilerde bulundu. Yazısında şöyle diyordu: “Güneş ışığını engellemek için her pencereye bir [altın sikke] vergi konulsun.” Ardından, “Balmumu ve donyağı mumluklarının dükkanlarına korumalar yerleştirilsin ve hiçbir aileye haftada bir kilodan fazla mum verilmesine izin verilmesin.” gibi önerilerde bulundu. Makalesinde, ayrıca gün batımından sonra sokaklardan geçen tüm araçların durdurulmasını ve her sabah güneş doğduğunda kilise çanlarının çalmasını talep ediyordu.
Ancak, bu makalenin gerçek olduğu gibi, Franklin’in yaz saati uygulamasını şaka olarak önerdiği fikri de pek doğru değildir. O dönemde saat kavramı Avrupa’da oldukça belirsizdi, bu yüzden Franklin’in önerisi, gün ışığından yararlanma fikriyle sınırlıydı, saat sistemleriyle ilgili değildi.
Asıl yaz saati uygulaması fikri, 1895’te, böcekleri toplamak için daha fazla zaman isteyen bir böcekbilimci tarafından ortaya atıldı. George Vernon Hudson, günlük işlerini bitirdikten sonra böceklerini toplamak için yeterince gün ışığının kalmamasından şikayetçiydi. Çözümü, işvereniyle çalışma saatleri hakkında tartışmak yerine, yaşadığı Yeni Zelanda için iki saatlik bir yaz saati önerisinde bulunmakta buldu. Hudson’un önerisi, enerji ve gaz şirketlerinin kaybının, insanların daha fazla dışarıda zaman geçirmesi ve temiz havayı deneyimlemesiyle sağlanacak faydalarla telafi edileceğini savunuyordu. “Bu değişikliğin etkisi, mevcut sistemle karşılaştırıldığında yaz aylarında tüm günlük operasyonları iki saat ileri almak olacaktır.” diyerek devam etti ve “Bu şekilde sabah erken saatlerde gün ışığından faydalanılacak ve akşamları kriket, bahçecilik, bisiklet sürme gibi açık hava etkinlikleri için uzun gün ışığı süresi sağlanacaktır.” şeklinde belirtti.
Bu fikir, başlangıçta pek destek bulamadı ve alay konusu oldu.
Birkaç yıl sonra, bu fikri bağımsız olarak daha detaylı bir biçimde gündeme getiren bir golfçü olan William Willett ortaya çıktı. Willett, gündüz saatlerinden yararlanma konusunda oldukça hevesliydi; birçok sabah, Londra’nın büyük bir kısmı uykudayken işe gitmek için yolda zaman geçiriyordu. “Standart zaman o kadar sabit kalıyor ki, neredeyse yılın yarısı boyunca, biz uyurken, güneş günde birkaç saat parlamaya devam ediyor.” dedi ve kendi önerisi üzerine bir broşür hazırlayarak bunu kendi masraflarıyla dağıttı. “Ve günün işi bittikten sonra eve vardığımızda, batı sınırını çoktan geçmiş olan ufka hızla yaklaşıyoruz.” diyerek durumu özetledi. Willett, bu değişikliğin kamuya olan faydalarının yanı sıra, gaz, petrol ve elektrik tasarrufu sağlayacağını da açıkça savundu. Hayatının geri kalanında bu fikir için destek arayan Willett, Liberal Parti’den aradığı desteği buldu. Ancak, yaz saati uygulaması sisteminin hayata geçirilmesi onun ölümünden sonra mümkün oldu. Yine de birçok kişi, Willett’i yaz saati uygulamasının gerçekleştirilmesinde en önemli figür olarak görmeye devam ediyor.